10 Mart 2014 Pazartesi

BEŞİKTAŞ 1 - 0 ESKİŞEHİRSPOR (09-MART-2014)


Beşiktaş son dönemlerde oynadığı maçlarda yaptığı birçok atağı gol ile sonuçlandırmakta sıkıntı çekiyordu. Aynısı Eskişehir maçında da oldu. Şüphesiz kaçırılan gollerde oyunu kendi ceza sahasına yakın bir çizgide kilitlemeyi planlamış olan Eskişehirspor oyuncularının da büyük katkısı vardı. Bazen dinamik ve ardı ardına gelen goller atmaya odaklanmış takımlar önlerinde bir duvar gibi yükselen takımlar karşısında gol atmakta başarısız kalmış gibi bir görüntü çizebilir. Takımının karşısındaki takımı yenemeyeceğini düşünen bazı teknik adamların başvurduğu bu sadece gol yememek üzerine kurulan oyun planı birçok kez oyunu kuran takımlar için hüsrana sebep olmuştur. Diğer yandan bu türden defansif oyun planları izleyici açısından değerlendirildiğinde, izlemesi keyifsiz bir müsabakaya yol açmaktadır.


Bu maçta Almeida'nın eksikliği fazlasıyla hissedildi. Eğer geçen maçta şanssız bir şekilde sakatlanmasaydı, bu maçta mutlaka gol bulurdu. Onu yerine sahaya çıkan Ömer ise Beşiktaşlıları çok şaşırtarak tutuk bir oyun sergiledi. Bu da akıllarda Ömer’in sadece maçın ilerleyen dakikalarında, yorulmuş olan takımlar karşısında sahaya çıkarak fırsatları değerlendiren bir golcü olabileceği düşüncesini oluşturdu. Daha basit bir deyişle, Ömer kendisine verilen bu şansı iyi kullanamadı. Jones gibi güçlü ve diri bir oyuncunun oyundan alınması doğru bir karar değildi zira oynadığı sürece sahanın adeta her yerinde kendini gösterdi. Ancak Holosko oyuna dâhil olurken sahadan çekilmesi gereken oyuncu Jones olmamalıydı. Golün geç gelme veya hiç gelememe durumuna karşı Holosko'nun oyuna dâhil edilmesi ise doğru bir seçimdi. Holosko tecrübesiyle Eskişehirspor defansını yıprattı ve seksen dokuzuncu dakikada gelen gole zemin hazırladı.


Beşiktaş’a transfer olmadan önceki performansını takip ettiğim Kerim nedense kadroda yer bulmakta zorluk çekti. Mustafa ise bir türlü arzuladığı o ilk golü atmayı başaramadı. Oysa bir gol atsa gerisinin geleceğine gönülden inanıyordum.

Eğer Beşiktaş bu maçı galibiyetle sonuçlandıramasaydı, büyük ihtimal şampiyonluk rüyası seneye kalacaktı. Eskişehirspor karşısında alınan galibiyet Beşiktaş’a fikstür avantajı getirdi. Aynı günün akşamında ligin lideri Fenerbahçe Trabzonspor deplasmanına çıkacaktı. Beşiktaş’ın ise Fenerbahçe'yi Olimpiyat Stadyumunda ev sahibi sıfatıyla ağırlayacağı maç dışında kritik sayılabilecek bir maçı kalmamıştı. Bütün bu şartlar Beşiktaş’ın kendi stadyumu inşaat halinde olmasına rağmen şampiyonluk kupasını kaldırmasına kapı aralayabilirdi.



Bu maçın Beşiktaşlılar adına gerçekleşen en güzel anından da bahsetmek isterim. Ersan attığı gol sonrası tribünlere koşarak Beşiktaşlı seyircilerle kucaklaştı. Bu türden gol sevinçleri hem seyirci ve oyuncuları bir bütün haline getiriyor, hem de sporun güzel yanını ortaya çıkartıyor. Golün kendisine mutlu olduğum kadar yaşanan mutluluk tablosundan da büyük seyir keyfi aldığımı söylemek isterim. Ne var ki, hakem bu sevinç gösterisi sonrası Ersan’a sarı kart gösterdi. Futbol kuralları içerisinde oyuncuların tribünlere koşarak seyircilerle mutluluğunu paylaşmasını yasaklayan bir kural olup olmadığını bilmiyorum ama eğer varsa bunun anlamsız olduğunu düşündüğümü söylemeliyim.

Son olarak, Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic’in maç içerisindeki heyecanını oyun sonrasına taşıyarak ve negatif bir enerjiye dönüştürerek yayıncı kuruluş aleyhinde beyan vermesini onaylamadığımı eklemek isterim. Hele ki konunun stüdyodaki spor yorumcusu Markus Merk’e kadar uzanması işin daha keyifsiz bir noktaya gitmesine sebep oldu. Amatör ruh ve getirdiği saf heyecanın iyi olduğunu kabul ediyorum ama bu iş kavgaya dönüştüğünde zararı gören yine o heyecanı yaşayan oluyor. Slaven Bilic gibi başarılı bir Teknik Direktör her zaman yetişmiyor ve Beşiktaş’a gelmiyor. Belki de kulüp içerisinde Türkiye’de futbol tecrübesi daha uzun yıllara dayanan birileri tarafından uyarılmalı.

Stadyum: Atatürk Olimpiyat Stadyumu.

Hakem: M. Kâmil Abitoğlu.

Beşiktaş: Tolga, Serdar, Pedro, Ersan, Motta, Gökhan, Jones (Dk.60 Holosko), Veli, Oğuzhan, Olcay (Dk.76 Kerim Frei), Ömer Şişmanoğlu (Dk.60 Mustafa Pektemek)

Teknik Direktör: Slaven Bilic.

Eskişehirspor: Boffin, Kâmil, Akaminko, Sezgin, Tarık, Lawal, Aytaç, Kamara, Jorquera (Dk.74 Erman Kılıç), Erkan (Dk.81 Özgür), Bienvenu (Dk.64 Onur)

Teknik Direktör: Ertuğrul Sağlam.

Sarı Kartlar: Lawal (Eskişehirspor), Motta, Oğuzhan, Ersan (Beşiktaş)

Gol: Dk.89 Ersan Gülüm (Beşiktaş)

1 yorum:

  1. Kaleminize sağlık,
    Maçı anlatan spiker-yorumcu!! arkadaşların maçı bitirme heyecan ve gayretlerini de yabana atmamak lazım.
    Ekranda saat 85.26 yı gösterirken hazretin " Şu anda maçın 87.nci dakikasına da girdik" demesi çok hoştu.
    Arkadaş herhalde Londra saatine göre ayarlamış kendisini.
    Bizim maçlarımızda ne sebeple bilemiyorum "Gözler maçın hakeminde" özdeyişini hiç kullanmıyorlar.
    Bu güzel özdeyişi çok sevdiğimden istemesemde, Fener ve GS. maçlarını seyretmek zorunda kalıyorum.
    Top orta sahada yan paslarla dolaştırılırken maçı gol pozisyonu varmış gibi heyecanla anlatmaları ve rakip takımın oyun kuralları içinde topa müdahalelerinde de "Gözler maçın hakeminde" zorlamaları çok hoş. İyi ki maçın hakemleri bu arkadaşları naklen dinlemiyor yoksa orta sahada yapılan faullere de arkadaşların tuttukları takım lehine penaltı çalmak zorunda kalacaklar.

    Haftaya yeni yorumlarda buluşmak dileğiyle,
    Saygılarımla




    YanıtlaSil