7 Aralık 2014 Pazar

BEŞİKTAŞ 3 - 0 TRABZONSPOR (07/ARALIK/1014)


Beşiktaş, stadyumumuzun henüz tamamlanmadığı bu dönemde Konya'da ev sahibi olarak ağırladığı Trabzonspor'u üç golle geçerek ligin zirvesindeki yerini korudu. Açıkçası Konya’nın ev sahipliği için uygun bir tercih olmadığını düşünmüştüm, ama yanıldığımı itiraf etmeliyim. Başkent Ankara ve çevre illerden gelen Beşiktaşlılar stadyumu doldurup atmosferi adeta İnönü Stadı’na çevirdiler. Konya, Beşiktaş’a gerçek bir ev oldu o gece.

Sahadaki Kara Kartal ise, misafir ettiği Trabzonspor karşısında üstün bir oyun sergileyerek rakibine neredeyse nefes bile aldırmadı. Trabzonspor yeni teknik direktörüyle yakaladığı çıkışa rağmen Beşiktaş karşısında tutunamadı. Maç boyunca Beşiktaş kalesine ciddi bir tehdit oluşturamadılar. Bu durum onların kötü oluşundan değil, Beşiktaş’ın olağanüstü disiplinli, organize ve istekli futbolundan kaynaklanıyordu.

Beşiktaş’ta kötü oynayan bir tek futbolcu bile yoktu. Her biri sahada birer yıldız gibi parladı. Bu tabloyu görmek bana büyük bir gurur verdi. Maça adeta fırtına gibi başlayan Beşiktaş, 5. dakikada Veli'nin attığı golle erken üstünlüğü ele geçirdi. 22. dakikada ise Demba’nın topuğuyla attığı gol, bu maçın çoktan bittiğini haber veriyordu.

Bu başarının arkasında sadece teknik yeterlilik değil, sağlam bir ruh birliği de var. Slaven Bilic’in oyuncularıyla kurduğu bağ, onlara önce arkadaş, sonra takım arkadaşı olmayı aşılaması; sahaya da yansıyor. O, futbolcularına teknik direktör gibi değil, bir ağabey gibi yaklaşıyor. Bu sayede Beşiktaş, "parayı kim verirse orada oynarım" zihniyetindeki oyuncular yerine, birlikte vakit geçirmekten keyif alan genç bir ekip haline geliyor. İşler böyle devam ederse Kara Kartal uzun yıllar zirveden inmeyecek gibi görünüyor.


Mustafa, kendini feda edip çıktığı kafa pozisyonundan sonra,
sahayı ambulansla terk etmek zorunda kaldı.

Maçın tek üzücü anı, Mustafa’nın sakatlığıydı. O pozisyonda sakatlanmasının nedeni, gerçek bir Beşiktaşlı gibi ruhunu ve bedenini sahaya koymasıydı. Mustafa, en tehlikeli toplara kafa uzatmaktan, bacağını sokmaktan hiç çekinmez. O, Beşiktaş’ın kahramanlarından biridir. Sakatlandığı an içimden bir şeyler koptu. Umarım en kısa zamanda iyileşir ve formasına kavuşur.

Cenk oyuna girdiğinde içimden bir dilek geçirdim: “Bu maçta gol atsın ki kendine güveni iyice pekişsin.” Daha sözlerim aklımdan geçerken golünü attı. Hem onun adına hem de bir Beşiktaşlı olarak kendi adıma çok sevindim.

Gökhan’ın ikinci yarıda kaçırdığı net pozisyon ise dikkat çekiciydi. Pas verebileceği iki arkadaşı vardı ama o golü çok istedi. Bu tür pozisyonlarda oyuncuya genellikle bencillik yakıştırılır. Ama Gökhan’ın o anki isteği, arkadaşları tarafından da hissedildi ve kimse onu suçlamadı. Hatta kaçırdığı pozisyon sonrası arkadaşlarının onu teselli edişi, takım ruhunun ne kadar yüksek olduğunu gösterdi. Böyle bir takımı kim durdurabilir artık?

Maçın sonunda tribünlerden yükselen “Oley oley oley, şampiyon Beşiktaş!” tezahüratıyla seyircinin kalbinde şampiyonluk umudunun filizlendiğini gördüm. Ligin bitmesine daha zaman var ama bu heyecan içimize düştü bir kere. Umarım her şey gönlümüzdeki gibi olur ve yeni stadımıza şampiyon olarak adım atarız.



Stadyum: Konya Arena.

Hakem: Mete Kalkavan.

Beşiktaş: Tolga, Serdar, Franco, Ersan, Motta, Veli, Atiba, Gökhan (Dk. 87 Kerim Frei), Sosa, Olcay, Demba Ba (Dk. 45 Mustafa Pektemek (Dk. 70 Cenk Tosun)

Teknik Direktör: Slaven Bilic.

Trabzonspor: Fatih, Bosingwa, Papadopoulos (Dk. 35 Kevin Constant), Belkalem, Musa, Medjani, Özer, Sefa, Mehmet (Dk. 66 Fatih Atik), Yusuf, Cardozo.

Teknik Direktör: Ersun Yanal.

Goller: Dk. 5 Veli Kavlak, Dk. 22 Demba Ba, Dk. 84 Cenk Tosun (Beşiktaş)

Sarı Kartlar: Gökhan Töre, Veli Kavlak (Beşiktaş), Mehmet Ekici, Özer Hurmacı, Belkalem, Musa, Yusuf (Trabzonspor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder